Dün Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun iki yılı aşkın bir sürenin sonunda faiz artırımı hamlesi yaparak kötü gidişi durdurma çabası sonuç vermemiştir. Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz artışı yapılarak 650 baz puan ile politika faizi yüzde 15'e çıkarılmıştır. Finansal istikrar ve fiyat istikrarı bakımından piyasa bunu yeterli görmeyerek tepki göstermiştir. Mevduat faizlerinin %40, tüketici faizinin yaklaşık %50 olduğu ülkemizde politika faizinin %15 olması rasyonaliteden uzak kalmıştır. Realiteden uzak bu yetersiz hamle hayal kırıklığı yaratarak, güvensizliği derinleştirmiştir. Faiz artışı ile birlikte artan döviz kuru karşısında Türk Lirası bir günde %7 değer kaybetmiştir. Seçim sonrasından günümüze bir aylık dönemde Türk Lirasının değer kaybı toplamda %25’i bulmuştur. Asgari ücrete %34 zam yapmakla övünen iktidar birkaç gün içinde sus pus olmuştur. Alacakları para vatandaşın cebine girmeden erimiştir. Bu anlayışla yokluk, yoksulluk daha da artacaktır. Ekonomi konusunda çark eden iktidar tüm bunlara sebep olan siyasileri ve bürokratları ödüllendirmeye devam ederek, yeni yanlışları teşvik etmektedir. Eski Merkez Bankası Başkanını, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanlığına atamak bunun en bariz örneğidir. Bir ay önce faiz düşüşü konusunda imza atan Para Politikası Kurulunun muhterem üyeleri bugün tam aksine yüksek faiz artışı için imza atıyor. Tek nedeni koltuğunu koruyabilmektir. Dolayısıyla bağımsız olması gereken kurum bağımsız değildir. Bütün yanlışların geri dönüşü işçiye, çiftçiye, memura, emekliye ve milletimizedir. Her gün zam haberleri duymaya devam ediyoruz, alım gücümüzün düştüğünü iliklerimize kadar hissediyoruz. Zamlarla birlikte vatandaşın tüketim alışkanlığı değişti. İnsanlar artık barınma ve beslenme kaygısı yaşıyor. Özellikle büyükşehirlerde geçim sıkıntısı yaşayan halkın psikolojisi bozulmaya başladı. Zamlar durmuyor, vatandaşın karnı doymuyor. Dar gelirli kesim ile ücretli çalışanlar her gün çaresizliği yaşıyor. Yanlış ekonomi politikaları gençlerin hayallerini elinden aldı. Fakirin fukaranın yaşama hakkını zorlaştırdı. Muhalefet olarak vatandaşlarımızın sıkıntılarını TBMM’de dile getirmeye devam edeceğiz. Gelecek Partisi olarak toplumun tüm kesimlerinin meclis çatısı altında sesi olacağız. Yaptıkları yanlışların faturasını millete ödeten AK Parti iktidarını doğru yapamaya zorlayacağız. Verdiğimiz yazılı soru önergeleri ve cevapları konusunda kamuoyunu bilgilendireceğiz. Son olarak Hazine ve Maliye Bakanına yazılı soru önergesi ile aşağıdaki soruları sorduk;

 

 

 

1.           Yirmi yedi (27) ay sonra faiz artırımı yaparak rasyonel zemine dönmenin hazineye maliyeti ne kadardır?

 

2.           Rasyonel ekonomik normlara döneceğiz söyleminize istinaden, piyasalarda politika faizi ile mevduat faizi arasında bir denge kurulacağı beklentisi vardı, ancak faiz artışı beklentilerin altında kaldı. Önümüzdeki dönelerde faiz artırımı devem edecek mi?

 

3.           Bugün itibariyle Merkez bankasının döviz rezervi ne kadardır?

 

4.           Faiz artışı ile Türk lirası bir günde %7 değer kaybetti. Böylelikle seçimden bu yana Türk Lirasının değer kaybı döviz karşısında %25 oldu. Merkez Bankası tarafından faiz oranın arttırılmasına tepki olarak, döviz kurunun arttığı ve kendi para birimin değer kaybettiği başka bir ülke var mıdır? 

 

5.           Türk Lirasının değer kaybını önlemek amacıyla planladığınız tedbirler nelerdir?

 

6.           Türkiye küresel dalgalanmalardan en çok etkilenen ülkelerden biridir. Ülkemiz ekonomisinin bu kırılgan yapısını güçlendirecek önlem ve tedbirler nelerdir?

 

7.           2021 yılı sonunda Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan “Yeni Türkiye Ekonomi Modeli” ile ülkemiz ekonomisi çökme noktasına geldi. Dini değerlerimiz ve kavramlarında uğruna istismar edildiği Türkiye Ekonomi Modeli uygulanmaya devam edecek mi?

 

8.           Ekonomide kötü gidişatı durdurma umuduyla uygulanan “Kur Korumalı Türk Lirası Vadeli Mevduat Hesabında ne kadar para var? Bugün itibariyle Hazineye maliyeti ne kadardır?