Değerli okurlar, öncelikle merhabalar. Gün geçtikçe yaklaşan ve Türkiye'nin kaderini belirleyecek olan bir seçime gidiyoruz. Bu süreç boyunca bir çok olay ile karşı karşıya kaldık ve kalmaya devam ediyoruz. Ülkemiz büyük bir felaketin altından birlik olarak kalkmaya çalışıyor, siyasi egonun ve bir kaç pürüzün olduğunu bilsekte bugünkü konumuz bu değil. Deprem felaketinde vefat edenlere Allahtan Rahmet yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Gelelim asıl olan konumuza; 14 Mayıs’a yaklaştığımız bu günlerde, siyasi partiler içerisinde yaşanan tartışmalar ve pazarlıklar artmış durumda. Milletvekili olmak için ticaretin adresi Ankara'da bulunan Genel Merkezler olmuş. İzmir’de de bu tarz tartışmalar yaşanıyor, ancak insanların yapmış olduğu açıklamalara dikkat etmek gerekiyor. Hafta başında “aday olmayacağım” diyerek açıklama yapanlar ne değiştiyse dün adayım diyor. Bu tarz çıkışlardan anlıyoruz ki, bazı değerli siyasetçiler vekil olurken, halkın çıkarından daha çok kendi çıkarlarını gözetiyor.
Biraz geçmişe dönük konuşmak istiyorum değerli okurlar. Hatırlayalım ki 2018 Genel Seçimlerinde bir kadın aday CHP listelerinden Milletvekili adayı oldu, daha sonrasında aynı kişi hem ilçe belediye meclis üyesi hemde Büyükşehir belediye meclis üyesi oldu. Daha sonra Hakkında yoğun bir şekilde kulağımıza gelen ve kulislerde dolaşan 14 Mayıs seçimlerinde tekrardan milletvekili adayı olmak istediğidir, burada biraz duraklayalım. Herkesin bildiği üzere çok değerli bir değerimiz olan Adnan Akyarlı, Nazik Işık’tan İzmir Kent Konseyi Başkanlığını seçimle birlikte almıştı. Tekrar dönelim, demiştik ya en son meclis üyesi oldu. Sonrasında bir görev daha edindi. Adnan Akyarlı’nın vefatından sonra Kent Konseyi’nin elini kolunu bağlayıp yönetimden başkan çıkartmayıp, çok önemli olan bu meclis üyesi ablamızı, kent konseyi başkanlığına uygun görüldü. Şimdi diyeceksiniz kardeşim sanane? Ama kusura bakmayın ben banane diyemiyorum. Ben Konseylerimiz kadar değerli kuruluşların, siyasi çıkarlar yüzünden bir basamak olarak kullanılmasını kabul etmiyorum. Daha doğrusu hiç bir kurumun ve kuruluşun bir basamak olarak kullanılmasını kabul etmiyorum. Konsey seçime gitti, şlmdi soruyorum sizlere; Seçilen kişinin vekil adayı olduğu biline biline neden konseye aday gösteriliyor? Kent Konseyleri, üzerine kumar oynatılacak bir kuruluş mu? Bu kişiyi şahsen tanımam, ancak bu siyaseti yapmasını da eleştirmeden duramam. Bunu bile bile susmakta benim kişiliğime yakışmaz. Adını vermediğim kişi Nilay Kökkılınç’tır. Tüm siyasetçilere sesleniyorum. Hiç bir kurum ve kuruluş sizin kendinizi tatmin edebileceğiniz yerler değildir. Özellikle bir adaylık için CV’nize eklenecek yapılar hiç değildir. Hele siyasetin yozlaştığı ve iktidarın siyasi egosunun had safhada yaşandığı bugünlerde. Ana muhalefet içerisinde böyle düşüncelerin olması, cidden beni çok üzüyor.
Gelelim başka bir konuya; Milletvekili aday adayların yaş ortalamalarına baktığımızda çok üzülüyorum. Gençlerin aday adayı olması gerektiği yerde 50 yaş üstü büyüklerimizi görüyoruz. Her seferinde diyoruz ki siyaseti gençleştirelim, ancak bir adım atmazsak kimse bunu uygulamaz. Biz gençler bunu uygulatmak için mücadele etmezsek, bizim için kimse mücadele etmez. Buradan sesleniyorum; Severiz, sevmeyiz, yaptığı işleri beğeniriz,beğenmeyiz, aldığı kararları doğru bulur, bulmayız, ancak CHP İzmir Gençlik Kolları başkanı, örgütün takdiri ile vekil adayı olmalıdır. Yada örgüt içerisinden, örgütün birliği ile en az iki genç aday çıkartılmalıdır. Bu iradeyi,CHP’nin İzmir Gençlik Kolları koyması gerekir. İYİ Partiye bakın, mevcut İYİ Parti İzmir Gençlik Kolları Başkanı Kaan Altındağ, İzmir’den milletvekili aday aday oldu. Aynı iradeyi CHP İzmir Gençlik Kolları Başkanı, Burak Kotan’dan ve Örgütünden bekliyorum.
2023© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.