Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve her birimizin çok üzüldüğü bir olay hakkında yazmak istedim. İran’da ‘Örtünme kurallarının gereğini yerine getirmediği’ gerekçesiyle ahlak polisi tarafından sert bir muamele ile gözaltına alınan ve ardından gördüğü şiddet yüzünden hayatını kaybeden 22 yaşındaki   Mahsa Amini’nin ölümü ardından tüm sınırlara ve yasaklamalara rağmen İran’da protesto gösterileri ışık hızıyla yayıldı, eylemler ülkenin 40 farklı şehrine hatta diğer ülkelere bile sıçradı.  

Kadınların saçının azıcık bile görünmesine tahammül edemeyen zihniyete karşı değişim rüzgârları yine kadınlardan esiyor. Bu eylem, tüm zorluklar ve engeller karşısında korkusuzca duran kadınlar tarafından yönetiliyor. Birçok erkek de protestolara destek veriyor. Kadınların bu başkaldırısını İran’da son 5 yılda yaşanan diğer eylemlerden ayırıp incelememiz gerekiyor. Eylem, daha önce yapılmış eylemlerden güç alıyor ve kadınlar mevcut rejime karşı isyanlarını dans ederek, başörtülerini yakarak, saçlarını keserek ve birlikte ses çıkararak gösteriyor. Aslında başlı başına ülkedeki tüm baskılara, siyasi ve sosyal kısıtlamalara baş kaldırılıyor ve DUR! deniliyor. Kadınların protestoları tüm dünyaya yayılan ve hafızalara kazınan devrim niteliğinde bir sembol de doğurdu. Saçlardan yapılmış bir bayrak sembolü…

Bu, devrimin fitilinin çoktan yakıldığının göstergesidir! Kadınların korkmadığının kanıtıdır! Siyasal ve toplumsal kısıtlamalara çağımızda hiçbir rejimde göz yumulmadığının, sessiz kalınmadığının dimdik duran bir sembolüdür!

Genelde tarih kitaplarında ‘ x hakkı kadınlara x yılında VERİLDİ’ yazar, arkasındaki direnişi, başkaldırıyı, protestoları yazmaz çünkü kadını güçlü göstermek istemez. Ancak güncelde yaşanan bu olay bize bir kez daha gösteriyor ki hiçbir hak kimseye oturduğu yerden verilmemiştir ve verilmeyecektir. Kadınlar olarak bizler tarihin en başından beri şahsi haklarımız için var gücümüz ile mücadele verdik ve eşit yurttaşlığa erişilene kadar mücadele vermeye devam edeceğiz. Destek veren, yanımızda olan EŞİTLİK mücadelesinin parçası olarak insanca yaşama yolunda var olanlara selam olsun!

Kadının yeri hiçbir zaman ev olmamıştır ve olmayacaktır. Kadının yeri tarihte de olduğu gibi DEVRİM’dir.