Genç nüfus karar alma süreçleri ile ne kadar ilgili?




Bugün sayısı 20 milyonu bulduğu öngörülen Z kuşağının ve ilk kez oy kullanacak yaklaşık 6 milyon yeni genç seçmeninin varlığı, herkes tarafından büyük bir ilgi ve heyecanla karşılanıyor.

“Z kuşağı kavramı” son yıllarda araştırma ve reklam şirketlerinin, siyasi partilerin ve yerel yönetimlerin temel odağında yer almaktadır. Bu bağlamda faaliyet gösteren şirketler; piyasanın en genç üyeleri olan bizlerin zevklerini ve tüketim alışkanlıklarını şekillendirmeye; aynı zamanda çalışanları olarak istihdam etmeyi  düşündükleri bu kuşak ile nasıl iletişim kuracağını anlamaya çalışmaktadırlar.

Duruma siyasi partiler penceresinden bakıldığında ise; ideolojisi tam olarak oturmamış, fikirleri netleşmemiş ve ilk kez oy kullanacak gençleri çeşitli şekilde etkilemeye çalışarak oylarını almayı, araştırma şirketleri ilgi alanlarımızı ve karakteristik özelliklerimizi bulmaya ve yerel yönetimlerce de düzenli çalıştay ve sempozyumlar düzenleyerek gençleri önemsediğini göstermeye çalışmaktadırlar.

Ben de; genç nüfusun yerel karar alma süreçlerine ilgisini ve gençliğin katılım mekanizmalarındaki rolüne dikkat çekmeye çalışacağım.

Belediyeler gençleri süreçlere dahil etmek, sivil katılımcılık ile ilgili bir kültür oluşturmak için; çalıştay, seminer, ve çeşitli forumlar şeklinde birçok etkinlik yapmaktadır. Bugün kentler ve özellikle yerel yönetimler bağlamında bakarsak elimizde birçok katılım aracı bulunmaktadır. Kent konseyleri, stratejik eylem planları, meclis komisyonları gibi birçok kanal sayabiliriz. Ancak bu kanallarda

Gençler ne kadar aktif yer alıyor?

NASIL KATKI SAĞLIYOR?

Uygulamalara ne kadar dahil ediliyor? bu sorulardan oluşan bir anket hazırladığımızı, tüm yaş gruplarına açık olduğunu ve de herkesin kendi ilçesini baz alarak cevapladığını düşünürsek çoğunlukla aynı; sunmuyor/sunamıyor, yer alıyor/alamıyor gibi sonuçları göreceğiz.

Bu cevaplarının nedenini düşünmekle birlikte; neden aktif olarak bu süreçlerin içerisinde yer almadığını kendimize sormamız gerektiğine inanıyorum. Ben, bu kanallarda gençlerin aktif olamayışının temel nedenlerinden birisinin de gençlerin bu kanalları nasıl kullanacağını bilmiyor olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

Basit bir örnekle açıklamak gerekirse; 2021 verilerini göre, bir ilimizde 15-29 yaş aralığında 1 milyon 289 bin 945 genç yaşıyor. Aynı ilin kent konseyi gençlik meclisinde ise sadece 3 bin civarında üyesi olduğu dile getiriliyor. Bu üyelerin kaç tanesinin aktif olarak çalışma yürüttüğü ise bilinmiyor. Tüm şehirlerde benzer örneklerin varlığından söz edebiliriz.

Gençlerin büyük bir çoğunluğu hatta tamamına yakını, “yerel yönetimlere katılmanın en basit yolu” olarak tarif edilen kent konseyinde yer almıyor. Sadece kent konseyinde değil; aynı şekilde herhangi bir sivil toplum kuruluşu, siyasi parti üyeliği ya da benzeri çalıştaylarda da göremediğimizi söylemek mümkün. Gençlerin katılım mekanizmalarında yer almaması, kendini ifade etmemesi; kısacası iletişim kopukluğu, yerel yönetimlerin icraatlarının ve projelerinin eksik kalmasına neden oluyor.

Yerel yönetimlere katılımı güçlendirip, geliştirmeden merkezî yönetimlere etki etmemizden söz edilemez. Aslında gençlerin yerel yönetimlere karşı olan ilgisizliği, her fırsatta gündeme getirilen genç temsiliyeti sorununun da en temel nedeni olarak görülmektedir. Gençlerin yerel yönetimlere bu kadar ilgisiz kaldığı, mecliste %1,3 oranında temsil edildiği bir Türkiye konjonktürünü; ‘’bugünün ortakları, yarının liderleriyiz’’ düşüncesi ile şekillendirip, değiştirmemiz gerekiyor. Bu da gençlerin kendilerini özgürce ifade edebileceği, eşit söz hakkının olduğu, bürokratik engellerin en asgari düzeye indirildiği, aktif olarak katkı sunabileceği ve uygulama kısmında da yer alabileceği mekanizmaları hayata geçirerek mümkün olacaktır.

 


İlgili Etiketler

İlgili etiket bulunamamıştır.


Okuyucu Yorumları